Alaaddin’in Sihirli Lambası
Masalın baş kahramanı iyi yürekli Alaaddin'in, içinde hapsedilmiş bir cin bulunan bir yağ lambası bulması ve hayatını değiştirmesini konu alır. Dünyada en çok bilinen ve anlatılan peri masallarındandır.
Çok uzun yıllar önce fakir bir evde, annesiyle birlikte yaşayan “Alaaddin” adında bir çocuk yaşarmış. Bir gün zengin ve seçkin görünümlü bir adam evlerine gelmiş ve Alaaddin’in annesine şöyle demiş: “Ben Arabistan’dan gelen bir tüccarım ve oğlunun benimle gelmesini istiyorum. Onu cömertçe ödüllendireceğim.” Alaaddin’in annesi hemen teklifi kabul etmiş. Zengin bir tüccar gibi davranan adamın gerçekte bir sihirbaz olduğunu bilen kimse yokmuş.
Ertesi gün eşyalarını toparlayan aladdin tüccar ile birlikte yola çıkmış, saatler süren yolculuktan sonra tüccar ıssız bir yerde durmuş ve alaaddin böyle ıssız bir yerde durmalarına şaşırmış. Etrafına bakmış; kilometrelerce ötede görünürde hiçbir şey yokmuş.
Tüccar cebinden çıkardığı bir miktar renkli tozu yere dökmüş ve bir anda her yer toz duman ile birlikte karanlık olmuş. Duman dağıldığında Alaaddin yerde kocaman bir açıklık görmüş; bu bir mağaraymış. Tüccar Alaaddin’e dönerek, “Bu mağaraya girmeni istiyorum; orada şimdiye kadar gördüğünden çok daha fazla altın olacak; istediğin kadar al. Ayrıca eski bir lamba göreceksin; lütfen onu bana geri getir. İşte, bu yüzüğü al; sana yardım edecek.” demiş. Alaaddin çok kuşkulanmış olsa da söyleneni yapmaya karar vermiş.
Kendini mağaranın içine bırakırken, bir yandan da yardım almadan çıkmanın zor olacağını düşünüyormuş. Alaaddin mağaraya girmiş ve tıpkı ‘tüccarın’ söylediği gibi altın, mücevher, elmas ve diğer değerli eşyaları görmüş. Ceplerini doldurduktan sonra lambayı aramaya başlamış ve hemen köşede toz içinde ve kirli bir şekilde onu görmüş. Onu aldığı gibi mağaranın girişine doğru koşarak ‘tüccara; “Lamban bende. Lütfen beni dışarı çeker misin?” diye bağırmış. “Lambayı bana ver,” demiş ‘tüccar’. Alaaddin lambayı geri verirse çıkarılacağından emin değilmiş; bu yüzden, “Önce lütfen beni çıkar” demiş.
Bu duruma çok sinirlenen tüccar elindeki renkli tozu mağaranın girişine fırlatmış ve mağaranın girişi bir anda büyük bir kaya parçası ile kapanmış. Aladdin’in morali bozulmuştu. Şöyle düşündü: “Bu zengin bir tüccar değildi; kesinlikle bir sihirbazdı. Bu lambanın onun için neden bu kadar önemli olduğunu merak ediyorum.” Düşünürken lambayı ovuşturdu. Birden odayı garip bir sis kapladı ve sisin içinden yabancı görünümlü bir adam çıktı. “Efendim, ben lambanın ciniyim, beni kurtardınız; dileğiniz nedir?” dedi. Alaaddin korkmuş ama titreyen bir sesle, “Ta.. Beni eve geri götür.” diyebildi.
Alaaddin kendini bir anda annesinin yanında ona sarılırken buldu kendini, ona sihirbazdan ve lambadan bahsetmiş, yine cini çağırmış ve bu sefer korkmadan “Cin, ben bir saray istiyorum, eski bir kulübe değil.” demiş. Alaaddin ve annesi yine hayretler içinde kalmışlar ve karşılarında muhteşem bir saray duruyormuş.
Sarayda geçen uzun bir zamandan sonra Alaaddin Sultan’ın kızıyla evlenmiş ve çok mutlu olmuş. Kötü büyücü Alaaddin’in iyi talihini öğrenmiş. Eski lambaları yenileriyle değiştirecekmiş gibi yaparak Alaaddin’in sarayına gelmiş. Alaaddin’in karısı olan prens, lambanın Alaaddin için değerini bilmediğinden sihirbaza beklemesi için seslenmiş.
Sihirbaz lambayı görür görmez prensesin elinden kapmış ve ovuşturmuş. Cin ortaya çıkmış, “sen benim efendimsin ve dileğin benim için emirdir” demiş sihirbaza. “Alaaddin’in sarayını buradan uzaktaki büyük çöle götür,” diye emretmiş sihirbaz.
Alaaddin eve döndüğünde ne saray ne de prenses yokmuş ortada. Bunun kendisinden intikam almak için gelen kötü büyücü olduğunu tahmin etmiş. Her şeyi kaybolmamıştı Alaaddin’in, sihirbazın ona verdiği bir yüzüğü vardı. Alaaddin yüzüğü çıkardı ve ovuşturdu. Başka bir cin ortaya çıktı. Alaaddin, “Beni prensesime götür.” dedi.
Kısa süre sonra Alaaddin, prensesiyle birlikte Arabistan’daydı. Lambasını sihirbazın yanındaki bir masanın üzerinde buldu. Sihirbaz tepki vermeden önce, Alaaddin lambaya atladı ve onu ele geçirdi. Lambayı alır almaz, Alaaddin onu ovuşturdu.
Cin tekrar ortaya çıktı ve şöyle dedi: “Efendim Alaaddin, size tekrar hizmet etmek gerçekten çok güzel. Ne diliyorsun?” “Bu büyücüyü başka bir dünyaya göndermeni istiyorum, böylece kimseye zarar veremez” dedi Alaaddin. Alaaddin’in dileği yerine geldi; kötü büyücü sonsuza dek ortadan kayboldu.
Cin Alaaddin’i, prensleri ve sarayı Çin’e geri götürdü. Hayatının geri kalanında Aladdin’le birlikte kaldı.